Geçen yıl bir seminere katılmıştım. Harika bir kuramı paylaştı Evrim Kuran. Özellikle ebeveyn olarak yetiştiğimiz, içinde bulunduğumuz ve çocuklarımızı yetiştirdiğimiz zamanların gerektirdiklerini özümsemek önemli diye düşünüyorum. Bu şekilde sadece çocuklarla ilişkimizi değil, kendi evebeynliğimizi de daha farkında olarak yaşayabiliriz.
Bahsedilen kuram Türkçe’ye Kuşak Kavramı olarak geçmiş Strauss-Howe Generational Theory.
Anladığım şekliyle kısaca dünyanın her 90-100 yılda 4 farklı kuşaktan oluşan bir döngüde olduğu. Bu döngüye göre her biri 18-25 yıl aralığında süren ve her defasında aynı düzende birbirini takip eden 4 kuşak yaşanıyor.
Son yüzyılın örnekleriyle;
Sessiz Kuşak (1927-1945 doğumlular) : Follower/izleyen, uyumlu, daha spritüel, muhafazakar, savaşa şahit olan kuşak.
Baby Boomers (1945-1964 doğumlular) : Savaş sonrası kuşak, arada kalan kuşak aslında bu kuşak, çalışmak için yaşar, fazla iş değiştirmez, sağlamcıdır, fayda ve fonksiyon önemlidir, hikaye anlatmaya bayılır, hayatın bir hikayesi olsun ister.
Anne ve babalarımız genelde bu kuşaktan. Daha erken çocuk sahibi oluyor ve daha çok çocuk yapıyorlar. Çünkü savaş sonrası doğanın gereği genelde. Çocuklarını genelde ayakta kalacak şekilde, kendi kendine yetebilen, rekabetçi bir bakış açısıyla yetiştiriyorlar. Önce kendini bir kurtar, sonra evlenir, çocuk yaparsın diyorlar.
X Kuşağı : (1965-1979 doğumlular) : “Daha” kuşağı, bireysel, sonuç odaklı, rekabetçi, farklı olmayı seven. Kayıp kuşak. En kısa süren zaman dilimi bu dönem. Ruhani değil, iş liderlerinin ön plana çıktığı kuşak.
Bir önceki kuşağın yetiştirdiği çocuklar olarak, daha bağımsız, sonuca ulaşmada aceleci, insiyatif almayı ve karar vermeyi seven bir kuşak. Bireysel insanlar. Bu sebeple daha geç evlenip, az sayıda çocuk yapıyorlar. İki farklı kuşaktan çocuğa sahip olabiliyorlar. Veya aradaki Y kuşağını atlayıp, direk Z kuşağından çocuklara sahipler. Aynı bireysellik sebebiyle iş delege etmekte de zorlanıyorlar.
Yaşamak için çalışıyorlar. Bu nedenle daha sık iş değiştiriyorlar.
Özal döneminde 1989 yılındaki kıyak emeklilik sebebiyle bir önceki kuşağın iş yaşamından çekilmesi sebebiyle Türkiye’de yönetici konumunda en fazla bulunan kuşak. Çalışan anne sayısı da bir önceki kuşağa göre fazla.
Y Kuşağı (1980-2000 doğumlular) : İngilizce “Y”. Okunuşu why yani “neden”.
Önceki kuşağı, kuralları sorgulayan, sistemleri çökerten, liderler çıkartan kuşak. Deli dolu ve etkili liderlerin çıktığı kuşak.
Deneyimleyerek yaşamayı seviyor. Prosedür sevmiyor. Keyif almak önemli. Sırf keyifli olmadığını düşündüğü için iş aradığı halde, herhangi bir işi kabul etmeyebiliyor mesela. Bilgiye informal yolla ulaşmayı seviyor. Kısa yollar, hızlı sonuç önemli.
Grup merkezli bir yapıdalar. Bir topluluğa ait olmayı seviyorlar. Bir önceki kuşak gibi farklılık değil, bir toplulukla beraber değer yaratmak önemli bu kuşak için. Sürekli geri bildirime ihtiyaçları var.
Dikkat odakları çok kısa. Hızlı tepki veriyorlar. Dobralar. Eğitim ve gelişime önem veriyorlar.
Bu kuşak çocuklar sorgulayan, deneyimleyerek yaşayan, sade ve dobra bir iletişime açık, bir gruba dahil olmayı seven çocuklar.
Z Kuşağı (2000-2018 doğumlular) : Bu kuşak aslında sessiz kuşağa dönüş kuşağı. Benim çocuklarımın da içine dahil oldukları kuşak.
Bu çocuklar derin dikkat, derin odak çocukları. Büyük, anlamlı ve derin bakışları ile ayrılıyorlar. Etraflarındaki herşeyi özümzüyorlar. Daha muhafazakar, daha spritüel çocuklar.
Normlara uymaya eğilimliler. Lideri takip etme, bağlı olma özellikleri gelişmiş. Daha apolitikler.
Bu kuşak en çok sanatçının çıktığı kuşak. Değerler önem kazanıyor, maneviyat öne çıkıyor. Duygusallık ve içselleştirme önemli.
Bu dönemin sonu için ne yazık ki büyük bir savaş beklentisi var. Tarihte de hep bu dönemin sonuna denk gelen dönemde dünyanın süper gücünü değiştirecek bir büyük savaş yaşanmış. 2018 yılı sonrasında Çin’i süper güç olmaya taşıyacak bir büyük savaşın çıkacağı öngörüsü var. Umarım savaş hiç olmaz.
Bu kuram çok ilgimi çekti. Biraz daha okuyup, üzerinde düşünmek gerek. Çünkü kuşakları anlayıp, doğru yorumlayabildiğimde, kuşaklar arası iletişim kurmanın da daha akıllıca yollarını bulabileceğim. Bu da aramızda iki kuşak olan çocuklarımla daha iyi iletişim kurmamı, onları daha iyi anlamamı ve kendimi de onlara daha iyi anlatabilmemi sağlayacak.
Klasik bir X kuşağı mensubu olarak iş yaşamındaki etkilerini de düşündüm doğrusu. Etrafımda bir dolu Y kuşağı yeniyetme çalışan olduğunu düşünürsek, bu kuram benim hayatımı epey kolaylaştırabilir, ne dersiniz? 😉
“Siz hangi kuşaksınız? Peki ya çocuğunuz?” için bir yanıt