Eskiden sokakta oynar, dilediğimizce koşar, ağaçlara tırmanır ve saçma saçma şekillerde dengede durmaya çalışırdık kırda bayırda. Yorulur ve üstümüz başımız kir içinde eve dönerdik. Yaz mevsimi ise dışarıda çeşmede bir güzel yıkardık görünen her yerimizi. Sularımızı damlata damlata koşardık eve. Islanan terliklerle koşarken ayaklarımıza çamur sıçratmama gayretimi çok iyi hatırlıyorum mesela. Bu bile bir denge gerektirirdi.
Şimdi dört duvar evde kudurmasın çocuklar, yorgun argın bedenlere ev toplama işini yüklemesinler gibi saçma ve de sapan düşüncelerle yönetilir durumdayız. Nasıl atsınlar enerjilerini? Nasıl öğrensinler bedenlerini? Neyi, nasıl yapabileceklerini? Limitlerini, sınırlarını, güçlerini?
Yeşil alan alabildiğine sınırlı. Olanlar da genelde düzenlenmiş parklar. İçlerinde belirli ve hep aynı hareketlere izin veren sıradan, oldukça basit oyuncaklar var sadece. Trump ilk açıldığında düdük gibi tırmanma duvarını bile adam yerine koymuşluğumuz var yokluktan. Aczimizi düşünün artık.

Peki bu çocuklar nerede, nasıl ve ne zaman imkan bulacaklar? Peki ne yapabiliriz? Bizim bu konudaki çözümlerimiz şöyle;
Evde de onların beden hareketlerine imkan verecek şekilde bir düzen kurmaya çabaladık. Biraz bilinçsiz, biraz da çocukların, özellikle de Ela’nın yönlendirmesi ile yaptık bunu. Mesela bir trombolin var salonun ortasında. Ranzalarına istedikleri gibi tırmanıyorlar ve genelde toplamayıp, onların hem yatak hem oyun alanları olmasını sağlıyoruz. Bizim odadaki dolaptan yatağa atlamalarına, park yatakla çeşitli akrobatik gösteriler yapmalarına, kalorifer direğine tırmanmalarına, salondaki koltuklardan kaydırak veya zıplama tahtası yapmalarına olanak sağlıyoruz. Hatta yönlendiriyoruz. Evde diledikleri gibi bisiklete binmelerine, kaykayla yarış yapmalarına, alt kattaki Ayfer teyzemizin iyiliğine sığınarak, dilediklerince koşmalarına ses çıkarmıyoruz. Aklimıza gelenler bunlar. Ev dağılıyor ama çocuklar mutlu oluyorlar ki; bence gayet makul bir durum.


Mümkün olan en fazla şekilde onları en azından varolan doğal, ayarlanmış alanlara götürmeye çalışıyoruz. Haftasonları parklar en sevdiğimiz alanlardan.
Zorlu’nun oyun alanı hem açık havada olması, hem de zorlayıcı tırmanma alanlarına sahip olması açısından bir kurtarıcı. Yaz kış kullanılabilir durumda. Haftasonları içerideki çocuk alanında yapılan aktiviteler de gayet başarılı. Çok da tatlı bir eğitmen var bu aktiviteleri organize eden.

Yıldız Parkı’nın içinde arabaların olması çocukları dilediğince serbest bırakmaya olanak vermese de, ormanlık alanındaki uzun bir yürüyüş güzel bir alternatif.
Emirgan Parkı içindeki toprak oyun alanı başarılı. Yüksek bir tırmanma kulesi var ki, defalarca tırmansalar da, kaysalar da usanmıyorlar. Tek sorun aşırı kalabalık olması.


Belgrad Ormanı, özellikle iç kısımları güzel. Ana yoldan sapıp, arabalardan uzaklaşınca patika yollar çıkıyor karşınıza. Elde uzun bir çubukla çocukların bulabilecekleri oyuların haddi hesabı yok.
Gülhane son dönem düzenlemelerle bir alternatif. Öncesinde Sultanahmet, Yerebatan, Ayasofya, hatta Eminönü çarşı pazar, Kapalıçarşı, Beyazıt’taki sahaflar gezilebilir. Biz ara ara mutlaka uğrarız bu mekanlara. Sonrasında Gülhane Parkı’nda bir minik piknik ve çimenlerde yuvarlanmaca.

Göztepe Parkı da güzel. Fakat hem bize uzak, hem de park oyuncakları bana yetersiz geliyor. Sıradan, zorlamayan hareketlere imkan tanıyor. En güzel tarafı yazın sıcak günlerinde çocukları ıslatan fıskiyeler. Bir havlu ve yedek kıyafetler ile gönül rahatlığıyla çocukların suya doymalarına olanak verebilirsiniz.
Kilyos tarafındaki sahil şeridi bahar döneminde kumlarda oynamak, koşturmak için çok güzel. Denizin dibinde, denize girememek biraz moral bozsa da, kumlar da yeterli oluyor eğlenmeye.

Beşiktaş’taki Ihlamur Kasrı mevsim geçişlerini görebileceğiniz, ağaçlar arasında dolaşıp, gizli bölümler keşfedebileceğiniz güzel bir alternatif.

Bunların dışında minik minik alanlar da var. Sabancı Müzesi’nin bahçesi, Japon Bahçesi, sabah erken saatlerde Decathlon’un önündeki kaykay alanı, Beşiktaş’ta Şairler Parkı, Abbasağa, Bebek Parkı, Gezi, Karaköy yokuşları…




Vay be düşününce biraz gayret yeterliymiş aslında koşturup eğlendirmeye çocukları… 🙂
Göztepe parkına gidiyoruz arada bir.. Emirgan ve belgrada götürmek istiyorum bu aralar..
BeğenBeğen
Emirgan çok kalabalık. Ama en arkalarına giderseniz, (tuvaletlerin olduğu bölümün aşağısı) hem sakin, hem de çocukların bisiklete binip, kaykay sürebileceği uzun bir yol var 🙂
Belgrad için de geçerli. Neşet Suyu’nun sonrasında yenilenen bir çocuk oyun alanının eşlik ettiği, nispeten sakin bir piknik alanı bile var 🙂 Masalar bile yenilenmiş 🙂
BeğenBeğen