Bir süre önce Sabancı Müzesi’ndeki Miro sergisine gittik çocuklarla. Ela aktiviteye katıldı ki, rezervasyon yaptırmak oldukça zor. Aylar öncesinden organize olmuştuk.
Okulla da gezdikleri için eserlere aşina idiler. Sergiyi gezdiler, sohbet ettiler ve çuval kumaşına harika resimler yaptılar.
Ege ile bu esnada sergiyi gezmeye çalışsak da, insanların “sessiz ol” uyarıları buna olanak tanımadı. Birkaç eser ilgisini çekti. Ancak gelen tepkilerden rahatsız oldu ve içerde durmak istemedi. Oysa gerçekten hoşuna giden eserler hakkında sohbet ediyorduk.Resimlerden hoşlandı ancak heykellerin fazla büyük olması onu biraz ürküttü.
İnsanımızın müzelerde küçük çocuklara karşı anlayışsız olmaları çok canımı sıkıyor. Bu çocukların da sanattan, tarihten nasiplenebilmeleri, zihinlerinde yeni çağrışımlar yapılmasına olanak sağlanabilmesi, beslenmeleri önemli. Ama ülkemizde ne yazık ki hem sanat tüketiminin azlığından şikayet edip, hem de çocuklara karşı müthiş bir sabırsızlık gösteriyoruz. Bu konuda gerçekten muzdaribim. Nasıl sevecek bu çocuklar sanatı, nasıl öğrenecekler müze adabını, nasıl iyi birer sanat izleyicisi olacaklar? Pek çok şeyde olduğu gibi, bu konuda da gösterişten öteye gidemiyor toplumumuz ne yazık ki.
Ege de atölyenin sonlarına dahil oldu ve bir resim çizdi. Günün sonunda ben biraz huzursuz ve kafamda deli sorularla ayrılıyor olsam da, çocuklar gayet mutlu mesut ayrıldılar müzeden.
Özellikle bahar aylarında çocuklarla Sabancı Müzesi’ne gitmek ve sergi sonrası bahçede vakit geçirmek zevkli. Sonrasında ufak bir de sahil yürüyüşü güzel olur 🙂