20 yıl sonra yeniden. Eskilerden, eskimeyen dostlarla. Delikanlı çağlarındaki çamurlu, coşkulu, ayazlı, çulsuz günlerden; çoluklu çocuklu, derin muhabbetli, huzuru bol, kahkası şen günlere… Haftasonu 20 sene önceki fakülte ve ev arkadaşları, çocuklarını, ak saçlarını ve gürül gürül kahkahalarını alıp, o fakültenin önüne gittik. Anılarla güldük, geleceği planladık bir kez daha.
90’ların ikinci yarısı, şehrin eskiliğinin içinde öğrenci enerjisinin parladığı yıllardı. Belki de biz o parlaklığın içinde olduğumuzdan, şehrin çamuru bile anlamlıydı. Para yok, sınav çok yılları. Eskişehir, eğlenen bir şehirdi o zamanda da. Her şeye rağmen güzeldi, ama adı üstünde “eski”ydi.
Sonra devrim oldu şehirde. Parklara, müzelere, restore edilmiş evlere, modernlik ve şıklığa evrildi şehir. Bizim hayatlarımız da kanı deli, heyecanlı, endişeli ve çaba içindeki gençlikten; hayattaki yerini bilen, çocukları ile, yaşadıkları ile, hayalleri ile o huzurlu mutluluğun olgunluğuna evrildi.
Geçmişe en güzel selamı, çocuk kahkahasına karışmış 40’lı yaşlardan verdik. Biz gönlümüzde o günler, aramızda olamayan canımız ruhlar, gözlerimizde kahkahalar ile 2 günde, 20 yılı yaşadık.
Sadece güzel değil, harika bir hafta sonu idi. O kadehler gençliğe, bugüne ve hayallere kalktı. Bir sonraki buluşma için planlar yapıp, çocukları arabaya, anılara eklenen hafta sonu macerasını hafızaya yükleyip, gülen yüzlerimizde ayrıldık Eskişehir’den.
Benim şehrim bozkırın ortasındaki vahadır, yaşanılacak, özlenecek şehir, canım Eskişehir…
böyle buluşmalar insana hayatı daha çok sevdiriyor, tekrarlanması dileğimle 🙂
BeğenLiked by 1 kişi
Haklısın valla, o kadar iyi geldi ki, hemen tekrarlamak için plan yaptık:)
BeğenBeğen