İşten eve yürüyerek dönen bir insan evladı olarak, havanın durumu beni fazlasıyla alakadar ediyor. Yaklaşık 30 dakikalık yürüyüşlerim sırasında müzik dinliyor, telefon konuşmaları ile genelde annem, bazen kardeşim ve arkadaşlarımın sürdüğüm sefaya eşlik etmesini sağlıyorum. Bahar yüzünü gösterdiğinden bu yana daha da keyfili yürüyorum.
Derken dün akşamüzeri tatlı bahar havası yerini kara bulutlara bıraktı. Yağmur bardaktan boşalırcasına tepemizden indi. Seçeneklerden biri ve mantıklı olanı, bir taksiye binmem ve trafikte yaklaşık 50 dakikada sinir harbi ile eve kuru olarak ulaşmamdı. Diğeri ise telefonumu ve cüzdanımı bir poşete koyup, bez çantam ve hırkamla sudan çıkmış balık formatında eve yürümemdi. 41 yaşında, iki çocuk annesi, kurumsal firma çalışanı bu insan mantıklı olanı değil, çocuklar gibi şen ve balıklar gibi ıslak olacağı ikinci seçeneği tercih etti.

Yağmur hızını artırdıkça, ben azalttım. Yeni kına yaktığım saçlarımdan süzülen renkli damlalar da, insanların “deli bu kadın” bakışları da, her adımımda “vıck-vıck” diye ses çıkaran ayakkabılarım da beni durduramadı. Bir de türkü tutturdum billa, oh değmeyin keyfime. Çok zevkliydi. Yüzümü kaldırıp gökyüzüne gülümsedim. Bir ara dans da etmiş olabilirim hatta 🙂
Hayat, ancak öğretilmiş kuralları sorgulayacak ve elalemin dediğini kafaya takmayacak kadar kısa ve eğlenceli. Ben içimdeki cıvıldayan çocuğu dinlemeyi tercih ettim ve bana yine harika bir masal anlattı 🙂 Size de tavsiye ederim arada bir, ruha iyi geliyor…
Ben de olsam aynı yolu seçerdim. Bayılırım yağmura
BeğenLiked by 1 kişi
Ne güzel, benim gibi birileri de var 🙂
BeğenBeğen
Çok keyifli bir yazı gülümseyerek okudum kaleminize sağlık
BeğenLiked by 1 kişi
Teşekkür ederim 🙂
BeğenLiked by 1 kişi