Vermiş dallarını rüzgarın ritmine, oynaşıyor ağaçlar. Uzun eteklerini denizin ağırlaştırdığı elbisemle, saçlarımı dalgaların iyotuna kaptırmış, yıldız yağmuru altında, çıplak ayaklı dansediyor romantikliğindeyim. Bir senfoni ahengiyle birbirine uyum sağlıyor doğanın sesleri. Kayan yıldızın sesi sanırım, şu arada şen şakrak kahkahası yankılanan? Az ötemde çocuklarım cıvıldaşıyor. Kocam kadehini ailesinin neşesine kaldırıyor. Dostlar sofrasında olacağım birazdan. Muştulu yarınların muhabbeti saracak masamızı. Ruhum dingin, ruhum serin. Kafamdaki duman bile rüzgara kaptırmış kendini, savruluyor ayın şavkında, kumların köpüğünde…
Gerçekse, sessiz ve huzur dolu evimde oturdum yazıyorum. Miniklerimin uyku mırıltıları geliyor bir yandan. Kocam tatlı bir yorgunlukla esniyor. Uykuyla cilveleşiyor. Rüzgarın sesi, zeytin ve çam ağaçlarını katmış önüne, sanki kadim zamanların en bilinen yıldız hikayesini anlatıyor. Meteor yağmurunu seyredebildiniz mi? Tek bir kayan yıldıza şahidim dün geceden 🙂
Kamptan döndük. Giderken hazırlanmak kadar, dönünce evin konforuna kavuşmak da ayrı bir zevk. Kampa veda etmeden etrafı toplamak, çadırı sökerken giderek daha fazla yayılıvermek o ağacın altına, arabayı paketlemek, çocukları toparlayıp, kamptaki kalanlara veda etmek… Yarın sabah kalkınca çadırın fermuar sesi olmayacak kulaklarımızda, ama son 5 günün keyifli huzurunu anımsatacak bir konfor sanırım mevzuyu yumuşatır 🙂
Son anda karar verip gidiverdik kampa. Artık Ayvalık’ta yaşıyor ve zamana patronluk yapıyorsak tatil de mi yapmayak! Tam da bu yüzden hemencecik karar verip, hızlıca toparlanıp, kendimizi çadırın kazıklarını çakarken buluverdik. Ne şanslıyız ki bizimle aynı kafada dostlar var etrafımızda ve soframız aynı çılgınlık pırıltısını gözlerinde yaşatanlarla şenlendi 🙂
Bu sefer daha önceden bir kaç kez yer bulamadığımız için gidemediğimiz, merak da ettiğimiz Gargara Camping’de aldık soluğu. Küçükkuyu’ya yakın, sahildeki pek çok kamp yerinden biri. İşletenler, 6 yıl önce İstanbul’dan kaçan, şimdilerde 3 aylık ve 4,5 yaşındaki kızlarını büyütürken, bir yandan da kamp işleten bir çift; Semra ve Burçak. Oldukça şirin, temiz, Türkiye’deki bir kamp alanı beklentilerini bir hayli karşılayan, üstelik çocukla veya evcil hayvanla kamp yapacak olanlara rahatlıkla tavsiye edebileceğim bir kamp yeri burası. Zeytin ve incir ağaçlarının altında çadırınızı kurup, çardaklarda serinleyip, dibinizdeki denizin keyfini sürebilirsiniz. Rüzgarlı geçen son bir kaç gün bile kuytuda kaldığı için sorun olmadı. Denizin altı çakıl, ama çocukların kum yerine taşlarla oynaması da güzel. Orada göreceğiniz renkli taşların bir kısmı da bizim çocukların fırçasından çıkma 🙂
Yemek ile uğraşmak istemiyorsanız, kamptaki sevimli restoranda yapılan yemeklerden yiyebilirsiniz. Ama kampın anlamını biraz da o derme çatma yemek keyflerinde bulan insanlar olarak, mükellef sofralarımızın aşçı, garson ve bulaşıkçısı kendimizdik biz. Bu nedenle restoranın Michellin yıldızı konusunda fikrim yok 🙂
Giderseniz kampın kapısında bir minik dükkan göreceksiniz. Önünde dünya tatlısı iki kadının oturduğu, tarot falı ve şahane muhabbetleri ile alternatif bir ortamdan sorumlu bu kadınlara, Yeşim ve Halet’e merhaba demeyi ihmal etmeyin. Sebeplenin harika enerjilerinden.
Kampta elinde kitapla gençleri, anne ve babaları görünce sevindim. Kampa yalnız gelmiş, kitabını alıp sahile yayılmış kadınlar, sevgilisiyle birasını içerken muhabbet eden gençler, birkaç çift gelip kahkahanın dibine vuran arkadaşlar, çocuklarını özgürce dallara tırmanırken izleyen anne ve babalar… Ortam özellikle kalabalığın daha az olduğu haftaiçi zamanlarda çok keyifliydi.
Birinin elinde Kurtlarla Danseden Kadınlar’ı görünce nasıl da mutlu oldum. Clarissa Estes bu kadar çok kadının ruhuna dokunduğunun farkında mıdır acaba?
Ve bir diğer harika kadın Judith Liberman’ın Masal Terapi’sini kampın sahiplerinden Semra okuyordu. Harika değil mi? Eğer hala yolunuz çakışmadıysa, bu iki kitabı da tavsiye ederim. Emin olun başkalaşacaksınız 🙂
Bir gününüzü etrafı gezmeye ayırmanızı tavsiye ederim. Adatepe Köyü var yakınlarda. İstanbul’dan taşınan ve taş evleri restore ederek, köyün farklı bir çehreye bürünmesini sağlayan 200’ün üzerinde haneye, köyde yaşamaya hala devam eden 17 gerçek köylünün hanesi eşlik ediyor. Farklı bir havası ve nefis bir manzarası var köyün. Gitmişken ağaçlardan badem tatmayı ve biraz da kış için eve almayı ihmal etmeyin.
Sahilden devam ederseniz biraz ilerideki Kumbağ’a uğramadan geçmeyin. Yamacın yukarısındaki bir köye ait olan güzel bir işletme. Çalışanlar da köylüler. Bu civarda plajı kum olan nadir işletmelerden sanırım. Girişteki zeytin bahçesinde, kendimi İspanya’nın bir çiftlik evine giriyormuş gibi hissettim. Uzakta patates soyarken muhabbet eden iki de aşçı vardı. Zamanda ve mekanda keyfili bir yolculuk yaptım sayelerinde. Sanırsın varendada aniden bir düşes belirip, uşağına bize yolu göstermesini söyleyecek. İspanyol mimarisinin kafamdaki mini bir yansıması oldu bu mekan. Açık büfe yemekleri nefis görünüyordu. Yolunuz o tarafa düşerse gece kalmasanız bile, yemeklerini denemenizi tavsiye ediyorum.
Bir kez daha kafamda şunlar döndü durdu kamp sonunda: “İyi ki hala kamp yapanlar var. Kamp alanları var. Keşke bu işin bir standardı olsa ilgili bir kurum eliyle. Keşke standart olarak gerekli donanımlar Avrupa seviyesinde sağlanabilse. Keşke kamp yapmaya daha çok çocuklu aile ve daha çok genç cesaret etse. İyi ki gelmişiz. Mutluluk budur kardeşim. Arkadaşlarımızın gelmesi daha da şahane oldu, harika vakit geçirdik. İyi geldi yine ruhuma.” Anlayacağınız, bir şans verin hala tadını almamış olanınız varsa demeye getiriyorum 🙂
Yine bayilarak okudum sevgili anne sevgilerimle
BeğenLiked by 1 kişi
Muhteşem huzur veren bir paylaşım. Sanırım biz tembel, üşengeç sınıfa giriyoruz. Hani hazırlan , yola koyul, git, kur, kendi yemeğini yap.. toparlan eve gel. O kadar hazıra alışmışız ki. Paket tatillere kanışımız ondan. Oysa öyle güzel imrendiriyorsunuz ki kampa. Yapabiliriz gibi geldi.
BeğenLiked by 1 kişi
Emin olun yapabilirsiniz. Biraz daha yorucu olduğu kesin ama değiyor o yorgunluğa 🙂 Sonra dinlenmek için belki minik bir paket tatil belki 😉
BeğenBeğen