Ay boşlukta diyor astrologlar. Nasıl bir şey acaba diyor, ben de kendimi boşluğa bırakıyorum. Yüreğimin ucundaki sicimden duygularımı sarkıtıyorum. İplik iplik dağılıyorlar, boncuk boncuk saçılıyorlar. Ruhumu atıyorum boşluğun yavaş ve sakin salınışına. Huzurla dalgalanıyor içinde, içimde… Aklım ufalanıyor bir yerlerde, aldırmıyorum. Salıyorum kendimi ayın boşluğuna.
Bir ışık hüzmesi parlıyor uzakta. Kırpıştırıp gözlerimi dalıyorum taa içine. Bu renkler de neyin nesi? Umut mu parlıyor alacalı karmaşanın içinde, bilmiyorum. Boşluğa bıraktım kendimi, umursamıyorum.
Derli toplu hayaller kurmayı bıraktım. Öğrenmeyi, merak etmeyi, beklentilerimi, planlarımı. Salınarak yürüyorum bir süredir. İki ileri, bir geri. Erişmeyi umduğum ufuk çizgisi silikleşti, ama orada, biliyorum. Yerli yerinde hayatım. Geçmiş, olduğu gibi. Gelecek, pırıl pırıl. Şu an boşluktayım sadece. Günü kurtarmaya gerek yok, o kendini kurtarıyor; deneyimle sabit. Biz yarına bakalım. Kendimizi alalım yanımıza yeter. İçinde geçmişimiz, hayallerimiz, beklentilerimiz, planlarımız, meraklarımız olsun… Elele verdiğimiz tüm güzel ruhlar ve parlayan yüreklerle, ayın kurtulduğu gibi boşluktan, yepyeni bir güne tutunalım.