Çalışma Hayatı

Eğer bir işe alındıysaniz, sadece belirtilen saatler içinde değil, tüm zamanınız adına emeğinizi, bilginizi, deneyiminizi, katkınızı, hatta tüm benliğinizi o işyerine adamanız beklenir. Ne yazık ki bu 2000’lerin Türkiye’sinde bu böyledir. Öncesini bilmiyorum, sonrası için de sadece iyimser bir umut besleyebilirim. Kamuyu deneyimlemedim; duyduğum, gördüğüm, bildiğim kadarıyla en azından mesai saatleri konusunda daha insanî.

Birkaç yıl önce tatile çıktığım bir gece iki küçük çocukla saatlerce yaptığımız yolun sonunda sabaha karşı 4’e kadar bir dosya hazırlamıştim. Sonra oğlumu emzirip yattım ve 2 saat sonra da kızım uyandı zaten. Yorgunluk bir yana, çektiğim stresi unutamam. Ne gereksiz bir çabaydı oysa. Sonra yapılan baskılar, haksız ve keyfî uygulamalar sonrasında -ve sayesinde- işe veda etme kararı aldım. Uygulayabilmek için birkaç yıl geçmesi gerekti elbette ama sonucunda emekliyim işte. Beni yıldıran çalışma çokluğu, mesai saatleri gibi etmenler değil, kişiye bağlı kararlar sonucu çalışma isteğimin törpülenmesi idi. Kendi adıma sonucunu olumluya çevirebildigim için iyi oldu, ama deneyimli ve yetişmiş işgücü kaybettiği için düzene yazık oldu sanırım 😎 

Gelişmiş toplumlarda ve bizden bir sonraki kuşakta özel hayat ve iş dengesi daha anlamlı. Bu sayede çalışma hayatındaki insanların daha verimli olmaları mümkün. Fakat görünen o ki, özellikle tebaa toplumu ve hemşehri zihniyetini aşamadan o noktaya ulaşmamız zor. Ne yazık! Önümüzde bunu başarabilmiş toplumlar var oysa. Yeniden keşfetmemiz bile gerekmiyor.

Bu ülke Köy Enstitülerini kapatarak kendini çıkmaz sokağa mahkum etmiş, yurdunu sevmeyen, kendine aşık, öngörüsü kıt yöneticiler ve eğitimden yoksun, geçim derdindeki halkın vatanı. Neyse ki Gündüz Vassaf’in deyişiyle hızlı iletişimi kastettiği ‘yeni ipek yolu’ ve bilgiye erişimin kolaylığı bana gençler ve halk adına umut aşılamaya devam ediyor.

Gidilecek uzun ve meşakkatli bir yolumuz var. İlk adım 16 Nisan’daki HAYIR olur umarım.

Çalışma Hayatı’ için 6 yanıt

  1. Benim tecrübelerim epey geçmişte kalıyor ama ben de yaşadıklarını yaşadım. Ve beni de sonunda istifalara zorlayan hep aynı konu oldu. Değişim, değişmek, ah ne kadar zor… Bugün ben de değindim buna biraz. Ben de Hayır diyeceğim, Ama bu ülkenin sorunu, evet ya da hayır noktasında da değil! Çok sorunumuz var. Hem bireysel olarak, hem aileler olarak, hem toplumsal olarak, top yekün iyileşmemiz gerekiyor. Güzel and doğru noktalara değinmişsin, teşekkür ederim, umarım güzel günler bizi bekliyordur. Sevgiler, nia

    Liked by 1 kişi

    1. Ülkenin çok ciddi sorunları var. Ama bir yerden baslanmazsa, bu sorunların çözüme ulaşma ihtimali de yok. Bu yüzden aynen ‘gezi’ gibi bir kıvılcım olsun ve elbirliği ile işe koyulalim istiyorum. Aynen Köy Enstitüleri zamanındaki gibi, topyekûn. Dileğinize katılıyorum, umarım güzel günler görürüz. Sevgiler

      Liked by 1 kişi

  2. Evet çok güzel bir özet olmuş. Ben yeni yaşantının çok güzel olacağını düşünüyorum. Onlar kaybetti :)))) Ve darısı başıma :)))

    Liked by 1 kişi

  3. “.. yurdunu sevmeyen, kendine aşık, öngörüsü kıt yöneticiler ve eğitimden yoksun,…”
    O kadar doğru ki. Özel sektörde çalışmış olmanın verdiği yılgınlığın içindeyim. 15 yıl oldu. Giriş saati belli olup çıkış saati asla belli olmayan, yavrusu koltukların üzerinde uyuyakalan, cumartesilerine el konulan, emeğe saygısız şirketler. Takdiri geçtik, maaşımızı lütfediyorlar sanki. Beğenmeyene işte kapı işte sapı deniyor. Çok isterdim istifa edebilmeyi. Ama ne yazık ki el mahkum.

    Kesinlikle HAYIR.

    Liked by 1 kişi

Yorum bırakın