Çalışırken her ayın programı belliydi. Hafta sonlarından bahsediyorum elbette. Hafta içi hep aynı ve benim özelimde son dönemlerde oldukça verimsiz ve sıradan geçiyordu. Hafta içi için bir plana ihtiyacım yoktu anlayacağınız 😂
Çocuklar doğduktan sonra akşamları da bir program yapmamaya gayret ettik. Geç ebeveyn olmanın bir getirisi de bu oldu bize. Gecelere doymuştuk ve evimizde olmak herşeyden daha cazip hâle gelmişti. Bu nedenle hemen tüm programlar hafta sonlarına dairdi.
Bir hafta müze gezisi veya atölye çalışması. Bu sayede İstanbul’daki neredeyse tüm müzeleri gezdik denebilir. Bir hafta parkta piknik ve yürüyüş. Kışın bile yaptık bunları ve gayet de verimli oldu doğrusu. Ama İstanbul’un yeşil alan ihtiyacı çok fazla. Son derece sınırlı bir seçenek var. Yine de gezdik bir dolu yeri, çok da güzel oldu. Bir hafta sinema veya tiyatro. İstanbul’da Devlet ve Belediye Tiyatroları güzeldi bir aralar. Son dönem neler yaşandı ayrıca tartışılır. Ama biz keyfini epey sürdük. Bir hafta arkadaş buluşması. Bol oyun, sohbet, kudurma.
Ve bu durum, yani hemen her haftanın programlı olması hem hayatımızı kolaylaştırdı, hem zenginleştirdi, hem de zamanın su gibi akışını kolaylaştırdı. Bunu şimdi daha net görebiliyorum.
Şimdi plansız ve programsız günlerde, yaşam kendiliğinden akarken, hayat da daha güzel görünüyor bize. Çünkü yapabildiklerimizin ne kadar da sınırsız olduğunu keşfettik yeniden. Hayallere sınır koymak ve onları planlamaya çalışmak saçma geliyor şimdi. Zaman bizi değil, biz zamanı kontrol ediyoruz. Bu da inanılmaz bir özgürlük duygusu veriyor. Çünkü gerçek, aslında yaşadığımız gün ile sınırlı. Oysa hayat hayalleri de kapsayacak kadar engin. Tüm insanlar ama özellikle çocuklar için bunu hissedebildikleri bir hayat diliyorum.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...