Gündem gündem değil ki, takip edelim. Her an insanı buhrana sürükleyecek bir şeyler oluyor canına yandığım ülkede. Ruhum sadece haberdar olmayı bile başaramazken, tüm bu olanları yaşayan insanlar nasıl yaşayabiliyorlar? Nasıl nefes alıyor ve mücadeleye durmaksızın devam edebiliyorlar? Dileğim o acılı ve kırgın insanların da, bizim hepimizin de böyle bir motivasyona sahip olmamız için hiç bir neden olmaması. Mücadele ancak ortada bir sebep kalmayınca bitiyor. Yoksa bayrak yarışı… Acıdan acıya, kızgınlıktan kırgınlığa… Yürek yarası…
Bazı günler birbirimizden ve çocuklardan başka kimse ile konuşmuyoruz. Televizyon açılmıyor zaten genellikle evde. Radyomuz sadece birkaç Yunan kanalı ile nostalji fm çekiyor. Sosyal medyayı okumazsak öylece yaşayabiliyoruz. Kendi halimizde. Haliyle zaman zaman ülkede olan biten, Nijerya veya Şili’de olan bitenden daha fazla etkileyemiyor bizi. Sanırım bu noktada instagram annelerini anlayabiliyorum.
Ama olmuyor. Sonra birinin bir yazısı, birinden gelen bir haber, bazen bir sözcük, bazen çaresiz bir haykırış… İçim çekiliveriyor yine. Ruhum o mengenenin içinde büzülüp kalıyor. Ağlamakla bir nebze rahatlıyorum, minik bir nebze o da…
Sonra…
Sonrası yine ülke, yine acı, yine mücadele, yine yılgınlık…
Sonrası yine bir umut, yine bir ışık, yine nefes, yine doğa, yine dünya…
Dünyanın tüm acıları ve dertlerine rağmen, nefis bir gezegen olduğu ve bizim de vademizi dolduran minik canlılar olduğumuz gerçeği yeter ferahlamaya… bazen…
Benim ruh halimi anlatmışsın. Ben artık nefret ettim. Okumuyorum, uzak duruyorum sonra bir yerden tokat gibi bir yazı, bir görsel, bir haber. Tekrar gündeme düşüyorum. Yazık ama bize 😦
BeğenLiked by 2 people
Vallaha da yazık, billaha da yazık… Ne memleket, ne dönem, ne yürekmis arkadaş!
BeğenLiked by 1 kişi