Bu aralar ardı ardına Jane Austen ve günümüz tarihi romantiklerini tüketiyorum. Sonuç; yaşam her dönemde ve her coğrafyada oldukça zorlu.
İngiltere’nin modern ve rahat, son derece kolay hayatına mı imreniyorsunuz? O halde 1700’ler İngiltere’sine buyrun. Düşük sosyo ekonomik düzeydeki insanların hayatının ne derece zor olduğunu okuyun bi zahmet romanlardan. Üzerine biraz Mo Yan, biraz Márquez, biraz Yaşar Kemal alırsınız belki.
Giderek karamsarlığa ve öteki hissetmeye başlayan ciddi bir kesim var. Döngünün ibresi farklı bir yönü her işaret edişinde paniğe kapılan ve huzuru bozulan bir güruh oluyor. O güruha dahil olmakla, aklı-selimi korumak arasında bir yerdeyim nicedir. Ay da tutulacak zamanı buldu 😇 Karmakarışık bir ruh sıkıntısı, pırıl pırıl bir güneş altında ışıldayan denizin suyunda boğuluyor aslında. Yaz dediğin tam da bu değil mi?
Gidenlere kalanlar, umutsuzlara uğraşanlar, karamsarlara da güneş veriyor cevabı. Oysa his dediğin kişiye özel ve herkes haklı bu anlamda. Neyse ki ortak bir derdimiz var bizi kurtaran; akşama ne yiyeceğiz? 😂 Öyle ya, aç ayı oynamıyor.
Bir kısmımız eğitimin, diğerleri ödenecek kredilerin, giderek artan bir kesim başka coğrafyaların, kimisi karısının veya kocasının, en hak verilir olanı sağlığının derdinde, tüm gücüyle gününü ve bunun hakkını verebilirse yarınını kurtarma peşinde. Bu arada ojesinin rengini eteğine uydurmaya çalışanların yaşadığı zaman ve mekan ne hoş olmalı değil mi? 😉
Bugün çocuklarla konuşurken, ‘kendinizi özgür ve rahat hissedeceğiniz herhangi bir coğrafyada yaşayabilirsiniz büyüdüğünüzde’ gibi bir mevzu geldi kondu ortaya. ‘Mutlu olabileceğimiz mi’ diye sordular. Onlara mutluluğun insanın içinde olduğunu, başka etmenlerin minik katkılar dışında önemli olmadığını anlattık. Örnekse; ‘masasa en sevdiğin yemek olsa dahi, başın ağrıyorsa mutlu etmez bu seni. Oysa keyfin yerindeyse, yemek ne olursa olsun mutlu olabilirsin karnın doyduğunda’ oldu. Ne dersiniz, başka coğrafyalara mutluluk için mi, derdimizi kendimiz seçebilmek için mi gönül veriyoruz? Bulabileceğimiz hangisi olur?
Nereye gidersen git ruh beyin yanında… içhuzuru bulmadıkça ne bileyim yerin işin önemi olmuyor sanki…
BeğenLiked by 1 kişi
Doğru valla, önce iç huzurunu bulacak insan, dış huzur geliyor peşinden bir şekilde. İç huzurumuzun bol olduğu günler dilerim o halde 😚
BeğenBeğen
İç huzur olması biraz da dış huzurla alakalı değil mi? Mesela sürekli huzursuzlukların olduğu , insan hayatının değersiz olduğu, kargaşa ortamının hakim olduğu bir yerde iç huzura ermek ne kadar mümkün olabilir?
BeğenLiked by 1 kişi
Daha zor, haklısınız. Öte yandan bin türlü zorluğa karşı yüzündeki gülümsemeyi koruyabilen insanlar tanıdım. Öyle ki, her yer yıkılmış, hala bir kuşa su vermeye çabalıyor. İnsan elinin erdiği, gücünün yettiği yerde huzuru ve iyiliği yaşatmaya çalıştıkça, dinginleşiyor. Zaten şu kısacık ahir ömrümüz başka neye yarıyor ki.
Yorumunuz için teşekkür ederim 😊
BeğenLiked by 2 people