İstanbul’dan Ayvalık’a yerleşme kararımıza en çok gelen tepkilerden biri de buydu sanırım ‘sıkılırsınız’ ! Bir yıldan uzun süredir buradayız ve artık bu soruya gönül rahatlığı ile cevap verebilirim. Hayır sıkılmıyoruz, aksine zaman yetmiyor bile.
İstanbul’da iş ve ev arasında çocuklara ve kendimize vakit yaratmak için epey uğraşıyorduk. Bilenler bilir, hafta sonları gayet programlı ve yoğun geçerdi. Akşamları çocukların erken uyumaları sayesinde kendimize vakit yaratabiliyorduk ama yeterli değildi. Hele de yıllık tatili saymıyorum bile, 2 hafta ne ya?! Yapmak isteyip de yapamadıklarım yüzünden strese giriyor ve sinirli, sabırsız yanımın gün ışığına çıktığını görüyordum. Beni mutsuz eden şeylerin başında zaman yetersizliği vardı kısaca. Canımın sıkılmasına neden olan şey de, genel olarak zaman yetmeyecek diye başlamadığım ve ertelemek zorunda kaldıklarımdı. Çok önemli şeyler değilse de, insanı kendiyle yakınlaştıran, ebeveyn olmanın keyfini sürmeye olanak sağlayacak şeyler.
Şimdi bunlar için vaktim var. Yıllarca içimde birikmiş bir dolu hevesi hayata geçirebilme şansım var. Üstüne hayalini kurmaya cesaret edemediğim şeyler için uğraşmak, yapmak, bozmak, yeniden yapmak, denemek için vaktim var. Mesela sabahları yataktan kalkmak zorunda olmadan yapılan uzun sohbetler, sakince ve yavaşça evle uğraşmak, kısa veya uzun tatiller için planlar yapmak, aklına esince o an bir yerlere gidebilmek, örmek, resim yapmak, gün içinde uyumak, bol okumak, pazarda uzun uzun dolaşabilmek, yemekler denemek, kendini dinlemek, çocukların oyunlarına dahil olabilmek gibi.
En basitinden okuduğum kitapların edebi anlamı veya pratik bir katkısı olmadığında, vaktimi boşa harcıyormuşcasına bir rahatsızlık hissetmiyorum artık. Bir kitabı sadece bana keyifli zaman geçirttiği için okuyabiliyorum içim rahatça.
İnsan, kendi vaktini planlama şansına eriştiğinde sıkılmak için eğer kendine zaman ayırmazsa, sıkılmıyor. Eğer sıkılıyorsa da, bu kendi istediği için oluyor ve rahatsızlık vermiyor.
Bir düşünün, zorunluluklar ve başkalarının planladığı zamanlar dışında sizin elinize ne kalıyor ve bu değerli zamanda ne yapıyorsunuz? Keyif alıyor musunuz bunlardan? Yapmak isteyip de yapamadıklarınız var mı? Erteledikleriniz neler? Zamanınızın tümünü sizin planladığınızı düşünün. Şimdi bunu her gün ve sürekli yapabildiğinizi düşünün. Başka neler yapardınız? Sıkılmaya vaktiniz kalır mıydı?
Bu soruların cevapları yoğun iş ve büyük şehir hayatından, sakin ve bol zamanlı bir kasaba hayatına geçme fikrinizin en önemli cevabı olacaktır.

Ne güzel anlatmışsınız ve ne iyi etmişsiniz! Darısı başımıza:)
BeğenLiked by 1 kişi
Teşekkürler, darısı başınıza 😊
BeğenBeğen
İstanbul’dan bir kaçış furyası var haklı olarak zaten (: Eskiden İzmir’den İstanbul’a göçülürdü. Şimdi tersi oluyor. Siz en iyisini etmişsiniz Ayvalık’ı seçerek…
BeğenLiked by 1 kişi
Şehirden şehire göçmek de güzel de, daha güzeli şehirden kasabaya, kasabadan da köye göçmek sanki. Alanı küçültüp sadeleştirmek ve yaşamaya daha fazla yer açmak gerek. Malum hayat kısa 😊 Teşekkürler
BeğenLiked by 2 people
Kimlik Kartımı 15 dakikada çıkartınca Ayvcalık’ta bende yerleşmeyi düşünmedim değil… Çok güzel bir yer… Çok iyi yapmışsınız…
BeğenLiked by 1 kişi
Teşekkürler 😂
BeğenLiked by 1 kişi
Ahh ahh diye iç çektim..yavaşlığa çok çok ihtiyacım var..
BeğenLiked by 1 kişi
Sakince, yavaşça, huzurla 😊
BeğenBeğen