Çalışan bir büyükşehir kadını iken mutfak ne kadar da az şey ifade ediyor insana. Ne zaman, ne güç, ne de gerek vardır hakkını vermeye mutfağın. Buna rağmen pek çok anlam yükleyerek işlevsizliğini görmezden geliriz genelde. Organik ürünler, yeni tarifler, farklı ülke mutfakları, çocuklarımız için sağlıklı yiyecekler, onlar, bunlar, şunlar. Oysa gerçek, genelde çok az vaktimiz olduğu, akşam yemeği önceden hazır değilse hızlı ve pratik bir yemek hazırlama gerekliliği yani hafta sonlarında veya ev ahalisi uyuyunca bir kaç kap yemek yapmazsak sofraya ya hazır yemek ya da makarna koymaktan başka çaremizin olmayışıdır.
Çalışmanın üretim tatmini dışındaki gerekliliğine birinci sebep karnımızı doyurmak değil mi? Karnımızı daha iyi doyurabilmek için de daha fazla çalışıyoruz haliyle. Vaktimizi mutfağa değil, işyerindeki masamıza ayırdığımız için de daha iyi beslenmenin yolunu daha iyi -haliyle pahalı- malzemeye bağlıyoruz. Aslında evde yatılı bir bakıcı yoksa yine de olmuyor değil mi? O zaman elinizin altındaki denenmiş, önerilmiş restoranlar listesi sağolsun. İroninin farkında mısınız?
Ben ki mutfakla hiç yakın ilişki kurmamış, yemek yemeyi bile sevmeyen biriyim. Oysa güzel ülkemin nadide doğasına sırtını dayamış türlü çeşit yiyecekle haşır neşir olabilme şansına ve mutfak denen büyülü ortamın havasını sakince soluyabilme lüksüne sahip olunca anladım bu işin sırrını. Yıllarca kavanoz kavanoz emeğini, zamanını, ve sabrını raflara dizdiğini düşündüğüm kadınları anladım, az iş mi?
Kavanozun ya da torbanın içindeki değil o kadar da önem arzeden; o yiyeceğin şekil ve lezzet değişimine uğradığı zaman zarfında kadında oluşan ruh, zihninde şekillenen hayal, sorguya uğrayan geçmiş, umutla yoğrulan gelecek ve kavanozun kapağını çevirirken dudaklardan taşan kahkahanın getirdiği ferahlamanın ‘tık’ sesi.
Böylesine bol ve çeşitli yiyeceğe sahip bir ülkede yaşadığımız için ne kadar şanslıyız biliyorsunuz değil mi?
Kardeşim geçen hafta anneme şöyle demiş: “ev kirası ödemek için çalışıp durmaktan evi göremiyorum”
Benim de facebook hesabımda şu söz yazar: “I go to work to buy a car to go to work” 😀
Ellerine sağlık…
BeğenLiked by 1 kişi
Sık sık düşünür oldum bu durumu son zamanlarda. Aslına bakarsan hep bu düşünceler yüzünden bu noktadayım ya 😉 Aslında hepimizin bildiği ama konuşmadığı bir diğer can yakıcı sır bu düzen 😫 sağolasın
BeğenLiked by 1 kişi
Kapitalizm der kenara çekilir insanoğlu ancak suç kapitalizmde değil insanoğlunun aç gözlülüğündedir…
BeğenLiked by 2 people
Doğru elbette, iş insanda bitiyor. Fakat insanın sosyal bir canlı olduğu ve eğitim denen tornadan nasibini aldığını da atlamamak gerek. O yüzden daha da önemli sanat, edebiyat, kültür, tiyatro…
BeğenLiked by 1 kişi
Tornadan çıkan malzemenin kaliteside önemli… Sanat, edebiyat, kültür, Tiyatro ile zaman geçirmiş içi o kadar boş insan var ki… “Okumak cehaleti alır eşşeklik baki kalır” demiş atalarımız…
BeğenLiked by 1 kişi
Doğru valla 😊
BeğenLiked by 1 kişi
Aynen öyle ☺
BeğenLiked by 2 people
👍😍
BeğenLiked by 1 kişi