Yıllar önce bir eylül ayıydı. Barcelona’nın düzgün sokaklarında karşımıza çıkıp duran binalardan büyülenmiş geziyorduk. Bir yanımız alabildiğine deniz, bir yanımız alabildiğine tarih. Yüzümüzdeki gülümseme yanaklarımızı zorluyor, içimiz kıpır kıpır havalara uçma isteğiyle başetmeye çalışıyorduk. Mutluluk akıyordu üstümüzden, görenlere bulaşıyor, etrafı neşeyle dolduruyorduk.
Yağmur öyle şiddetli yağıyordu ki, yeryüzünde ne varsa silip, yenisini çizecekmiş gibi bir beklentiye giriyordu insanlar. Daha iyisi, daha şahanesi… Doğanın müziğine eşlik ediyordu ruhumuzun ritmi.
Gerçekten yaşadım bu filmlere, kitaplara konu olabilecek muhteşem ânı.
Sonra gerçeğe döndük tabii. Paraya kıyıp o gün aldığım kıpkırmızı keten eteğin o yağmurda içindeki tüm kırmızı renk pigmentlerini salacağını ve onların da bacaklarımdan süzülmeyi seçeceklerini ne bileyim? 😂 Garip kollarını kaldırınca davul patlarmış ya, işte o hesap 😄
Siz siz olun; kırmızı keten etekle yağmurda gezmeyin. Doğanın müziği Alice Cooper şarkısına dönüyor sonra 👍😭
Yağmurun nefis sesiyle merhaba Ayvalık’tan 💜
🙂
Amaaan olsun varsın. Ucunca Barcelona olacaksa varsın solsun olmayan kırmızı eteğim 🙂
BeğenLiked by 1 kişi
Di mi ama 😜😊👍
BeğenBeğen
Peki.
Mor caiz midir hocam? 🙂
BeğenLiked by 1 kişi
En sevdiğim renk sonuçta, caiz olmasa kaç yazar 😂😜
BeğenLiked by 1 kişi