Ömer Madra’nın söyleşisini dinledik. İklim dedi, son dedi, bilim dedi, kuzey kutbu dedi… Karamsar ve gerçekçi bir tablo çizdi. Dinledim. Çocuklar da dinledi.
Sonra biliyor musunuz ne oldu? Yaz geldi. Hemen her akşam sahilden düğün cümbüşü akıyor eve. Aşina olmadığımız bin türlü melodi doluyor kulaklarımıza. Bu toplumun bir bireyi olarak aşina olmalıyız belki, kimbilir! Angara’nın bağlarına bağlanıyor ve rahatlıyoruz nihayetinde.
Bir yandan kamp atacağız yakında, arkeolojik kalıntılar peşinde koşacağız yine; bir yandan seçimdi, politikaydı, tüm bunlardan uzaklaşmaya çabalıyoruz. Kütüphane gönüllüsü olmak ruhuma şifa kaynağı bu süreçte.
Günler her zamanki gibi ülkemde. Biraz sisler içinde yolunu bulmak, biraz kurtlarla koşan kadın olmak, kadîm ruhun dinginliğinde serinlemek.
Ben insan olmayı, kadın olmayı, anne olmayı, her koşulda yılmadan yaşamayı ve inanmazsınız ama ağız dolusu kahkahayı seçiyorum.
Ah be ülkem, ah be zaman..
İyi ki çocuklar…