Kamptayız. Saat 3. Gecenin körü. Bir saattir öylece oturuyorum karanlığın ve sessizliğin içinde. Çok yıldız, bol sessizlik var. Uyku sarmalına teslim olmuş etraftaki çadır ve karavanlar. Henüz sakin burası.
Kamp hayatı öyle güzel ki, içinden hayat ve neşe fışkırıyor sanki. Beni durduruyor, -ki ihtiyacım olan bu- sarmalıyor, enerjimi sakinleştiriyor, gülümsetiyor, güzelleştiriyor içimi.
Çocuklar yavaş yavaş içinde dalıyorlar kamp ruhunun. Bizden farklı bir süreçleri var. Uyum sağlamak için önce deneyimlemeleri gerekiyor. Hazırlık aşaması kamp süresince gerçekleştiği için, ilk günler sıkılmaya daha fazla zaman ayırıyorlar. Sonra tadına varıyor ve kendi döngülerine uyduruyorlar. Keyif alma dönemi sonra geliyor. Bunu düşünmek ve kampı bu gözle planlamak gerek. Uzun bir kamp veya kısa ama sık kamplar yapmalı.
Kamp hayatına ilk üç gün adaptasyon ile başladık. Bence yarın başka bir alanı keşfe ve ardından antik kentler gezisine başlayabiliriz. Maceralar bizi bekliyor.
Ben börtü böcekten korkan biri olarak pek yakın durmuyorum kamp/çadır olayına..Ama eşim ve oğlum çok seviyor 🙂
İyi keşifler, iyi eğlenceler
BeğenBeğen