Sonbaharın Kokusu

Sonbaharın kokusu dikkatinizi çekti mi? Öyle huzurlu, naif, serin… Hafif bir zambak, biraz iyot, kendince kekik… Meltemle serinlemiş. Hüzünle damıtılmış. Kısacık, sıcacık, serin bir yandan, hafif. An gibi sürer. Yaprağın daldan kopup, salına salına yere konduğu an kadar. Sonrası birikmiş, çamura vurmuş kendini, karı bekler örtsün o bembeyaz anaç haliyle diye. İlkbaharın keskin, yoğun, güle karışmış baskın hali değil bu. Tomurcuğa kesmiş, ağdalı ve heyecanlı, kıpır kıpır nesif koku değil.

O kendine has kokudur ruhu doyuran. İmbik imbik süzülen, damıtılan… Bedenin zulmü ve zevkinden arınmış haline, ruhun aç ve kanaatkâr hâline bir ses bu koku.

İçinize çekin ve kendinizi bırakın akışına. Hayat gelen geçen mevsimler gibi hoş bir canî değil mi sonunda?

Bir Çocuk

Bir çocuğun yüz şekline alıcı gözle baktınız mı? Bir çocuğun gülüşüne hayretle şahit oldunuz mu? Bir çocuğa ağlarken eşlik ettiniz mi? Bir çocuğun kederli halini yaşadınız mı? Şaşırtıcı bir şeye şahit oldunuz, heyecanına tanıklık ettiniz, gözyaşına ortak oldunuz, yorgunluğunun verdiği huysuzluğa ortak oldunuz mu?

O zaman korkmayın. Yaşam zevklerine nail olmaya hak kazandınız demektir. Kendi çocuğunuz, yeğeniniz, komşunuzun çocuğu, arkadaşınızın evladı… Bir çocuk dünyayı değiştirebilir… Bir kadın evrenin dengesini yeniden kurabilir… İçinizi dinleyin…