Sonbaharın kokusu dikkatinizi çekti mi? Öyle huzurlu, naif, serin… Hafif bir zambak, biraz iyot, kendince kekik… Meltemle serinlemiş. Hüzünle damıtılmış. Kısacık, sıcacık, serin bir yandan, hafif. An gibi sürer. Yaprağın daldan kopup, salına salına yere konduğu an kadar. Sonrası birikmiş, çamura vurmuş kendini, karı bekler örtsün o bembeyaz anaç haliyle diye. İlkbaharın keskin, yoğun, güle karışmış baskın hali değil bu. Tomurcuğa kesmiş, ağdalı ve heyecanlı, kıpır kıpır nesif koku değil.
O kendine has kokudur ruhu doyuran. İmbik imbik süzülen, damıtılan… Bedenin zulmü ve zevkinden arınmış haline, ruhun aç ve kanaatkâr hâline bir ses bu koku.
İçinize çekin ve kendinizi bırakın akışına. Hayat gelen geçen mevsimler gibi hoş bir canî değil mi sonunda?