Kuşaklar teorisini araştırırken 100 yıllık döngülere takılmıştım en çok. Öyle ya ne zaman bitip de yenisi başlayacak, beni hangi kavşağımda yakalayacak merak ediyordum. Sonra biraz tarih, biraz antropoloji, biraz mistism, biraz astroloji derken fatkettim ki insanın kendi hayat döngüsünde yaşadığı yıl, yüzyıl, coğrafya veya yaş varken, yerkürenin zaman döngüsü farketmiyor. Kişi ki kendini bilir, gayrısı yalan dostum.
Bize de düşen buralar şimdilik. İçinde keyif bulursak ne âlâ, gerisi boş ağam paşam. Bak şimdi şuraya göz alabildiğine bir yeşillik koysam için gider. Üstünde yakamozlar bir deniz, kenarında bir çadır, önünde bir ateş, yukarıda yıldızlar, berisinde de az önceki yeşillik… Al sana gönül dinginliğince keyif. Sonra bakarsın koltuğundan ileriye, ekranından öteye gerçeği yakalar gözün. Ah çeker için, büzülür ruhun biraz hatta. Olsun, sen kulak ver hayaline, o hayal değil mi, seni sen yapan en nihayetinde? Yürü oradan kendi döngüne.
Kimbilir belki en şahane çağındasın ömrünün? Değilse de olması senin elinde! Kimbilir belki çağının en şâşâlı yılındasın, farkında değil aklın? Değilse de olması senin elinde!
Tutunacak bir hâyâl bul kendine. O hâyâli yaşayacak gayret gelsin eline. Gözünü kapatınca önüne gelen bir huzur ânı, içine nefesini çekince hissedeceğin bir koku bul kendine. Yürü oradan kendi döngüne, yaşamına anlam katacak nefesine, seni gülümsetecek hisse. Elinde olan bu hayatsa, hakkını veren de sen olacaksın nihayetinde…
Güzel yazınız için teşekkür ederim.
BeğenLiked by 1 kişi
Ben teşekkür ederim
BeğenLiked by 1 kişi
Güzel bir yazı. Teşekkürler.
BeğenLiked by 1 kişi
Ben teşekkür ederim.
BeğenBeğen