Tolerans Seviyesi

Evde olmak hepimizi farklı şekillerde etkiledi. Kendinizi dinlemeye de, etrafı anlamaya da daha fazla önem verir olduk sanki. Bu arada elbette insanların, devletlerin ve kendimizin renkleri de olanca netliği ile önümüze serildi. Tolerans seviyemiz kadar dayanıklılığımız, endişelerimiz kadar dayanışma ruhumuz da ortaya çıktı.Kendi adıma endişe seviyemin daha az olacağını, dolayısıyla kriz dönemiyle daha dayanıklı bir şekilde başedeceğimi; dayanışma adına da daha faal olacağımı düşünürdüm. Hayat öyle olmadığımı gösterdi. İçime dönmek, kendime kapanmak ihtiyacı ile dopdoluyum. Evin sınırları öyle iyi geliyor ki, hep böyle yaşayabiliriz gibi hissetmeye başladım. Beni dışarıyla iletişimde tutacak olan her şey, platonik bir seviyede kalsın; edilgen bir etkileşimle gerçekleşsin istiyorum.Bu yüzden belki de bu aralar en sevdiğim etkinlikler Instagram canlı yayınları. Normalde dinlemek adına erişmekte zorlanacağımız uzman, sevdiğim isimler her gün anlatıyorlar. Değişen çağı, olanı, olacağı, iyiyi, kötüyü, öngörüleri, bilimi… Keyifle dinliyorum ben de. Öğreniyorum ve daha çok düşünüyorum. Bu durum beni değiştiriyor, geliştiriyor ama en önemlisi daha iyi hissetmemi sağlıyor.Eğitim konusunda büyük değişiklikler ve bence çok olumlu muazzam gelişmeler önümüzde. Bunu çocuklarımın evdeki eğitim süreçlerinden, eğitime katılım ve katkı seviyelerinden gözlemleyebiliyorum. Kendini eğitmesine, merakının ve kararının peşinden gitmesine izin verilen çocukların daha hızlı yol alacaklarını hissediyorum. Göreceğiz hep beraber umarım. Bence şu zamana kadar gelen eğitim adaletsizliği, daha keskin ve derin bir artışla esas sorun olacak eğitimde de. Bu adaletsizlik iklimden, ekonomiye, haklardan, sosyal yaşama, sağlıktan, eğitime, tarımdan, turizme kadar dert bize. Şapkayı öne koyma zamanlarında paye verilir hakettiği kadar umarım.Etrafımdaki insanların alçakgönüllülük ve kibir, iyimserlik ve kaygı üretme, tolerans ve fikir üretme seviyeleri beni şaşırtıyor. Ummadığım insanlardan, umulmadık davranışlarla karşılaşıyorum. Şaşırıyor muyum? Pek değil. Turnasol kağıdı misalî bu çağ sıçraması hakikaten. Oysa kuşak araştırmacısı Evrim Kuran’ın dediği gibi, “yaşam bir tavır işidir”. Ancak bu tavır kendi ördüğün duvarın içine hapsolmana sebep olacak katılıkta ise, tavrına körü körüne sarılmayı gurur yapmak, insanı sadece kibirli yapıyor. Oysa zaman değişime olabildiğince geniş bir tolerans ile yaklaşmak, tavrımız belirlerken koşulları anlamaya çalışmak, kendi sınırlarımızı yeniden çizmek zamanı. Bu anlamda duvara toslamamı sağlayanlara minnet duyuyorum aslında kendi adıma. Bu sayede daha net, daha emin, daha sağlam davranmam mümkün olacak.Sosyal dayanışma ise, kendi adıma yeniden tanımladığım bir alan. Dünyada, fikir olarak küçük yaşlarda benimsetilen ve geniş bir yelpazede desteklenen bir sosyal dayanışma ağı olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle bizdeki komşu ve mahalle yardımlaşmasından, vakıf ve derneklere duyulamayan güvene kadar bambaşka bir noktadayız. Bu dönem bunun daha da net görüldüğü bir zaman. Devlet yardım edeceğine, yardım topluyor mesela. Maske yapmaya gönüllüler başladı, şimdi satışı yasak, devlet ve belediyeler eliyle üretiliyor mesela. Sapla samanın, çerle çöpün karıştığı zamanlar bunlar. Geriye kalan sağlam ve temiz bir toplumsal dayanışma olur dilerim.Dağınık zihinle, odaklanamayan beyinle, doldurulup boşaltılamayan dağarcıkla, atılamayan enerjiyle, birbirine girmiş düşünceler ve duygularla olduğumuz yerdeyiz yani.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s