Çocukların sanatla haşır neşir olmalarını çok önemsiyorum. Okuldan beklentim düşük açıkçası. Her ne kadar okul seçimimizde okulun sanatla ilişkisi etkili olduysa da, 3. yılımızda bu beklentimin okul adına ne yazık ki karşılanmadığını görüyorum. Belki de benim beklentim yüksekti.
Bu durumda ebeveyn olarak biz elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. İstanbul, “yiğidi öldür, hakkını yeme” misali, bu konuda olanakları çok bir şehir. Özellikle müzelerin atölyeleri ve sergi/fuar gibi olanaklar güzel.
En son Art International’da Ülker’İn sponsorluğunda düzenlenen sanat atölyesine katıldı çocuklar. Ege de 4 yaşını doldurması ile birlikte daha çok olanağa sahip artık. 4 yaş altındaki çocuklar için bu tarz atölye olanakları yok denecek kadar az maalesef. Bu atölyelerde ne kadar çok sanat eserine maruz kalırlar, ne kadar çok orada, onlarla etkileşim halinde vakit geçirirlerse o kadar iyi. Onları sıkmayacak, ilgilerini çekecek ve eğlenmelerini sağlayacak şekildeki etkinlikler, hem sanata hem de bu tarz organizasyonlara bakış açılarını oluşturacak diye düşünüyorum.
Borusan Contemporary, İstanbul Modern, İş Sanat, Ak Sanat, Yapı Kredi Kültür gibi pek çok pek çok kurum haftasonları çocuklar için etkinlikler düzenliyor. Mekanlarındaki sergileri gezmek de ayrıca bir bonus oluyor. Bu arada biz ebeveynler de gözlerimizi ve ruhumuzu beslemiş oluyoruz elbette.
Sonbahar ülkeme karmaşa ile geldi. Ama hala mutlu çocuklar yetiştirmek, daha iyi bir yaşam için çalışmak zorundayız. Ben çocuklarımın karnını olduğu kadar, ruhunu da doyurmayı seçtim. Onları her anlamda beslemek, bu koşullarda yapabileceğim en verimli şey.
Diliyorum ki, sonbahar aynen sanat ve kültür sezonu gibi barış dolu, verimli ve keyifli günler getirsin ülkeme ve dünyaya.