Kollektif Bir Çalışmanın Düşündürdükleri

Aylardır büyük özveri ve çaba ile hazırlanan, 3 koca güne yayılmış müthiş bir sempozyumun başarıyla ve öğretileri ile bitişi bugün. Az bir katkı ile de olsa bir parçası olmaktan büyük mutluluk ve gurur duyduğum bir kurul nefis bir kollektif çalışma örneği sergiledi. Birbirini tanımayan ve bambaşka disiplinlerde çalışmış yirmiden fazla insanın, sivil toplum kuruluşlarının, akademisyenlerin ve yerel idarenin içinde olduğu bir insan topluluğundan bahsediyorum. Gönüllüsü olmaktan keyif aldığım Ayvalık İlçe Halk Kütüphanesi’nin değerli yöneticisi Aygül Öncel Şahin, bu insanları bir araya getirdi. Değerli mimar Kaan Köksal yıllardır emek emek hazırladığı Ayvalıklı yazar, şair ve kitabevi sahibi Ahmet Yorulmaz bibliyografyası ile sempozyumun fikir babası ve mimarı. Ayvalık sevdalısı Taylan Köken müthiş koleksiyonu ve her aşamadaki büyük emekleri ile en büyük katkıyı sağlayanlardan. Kasabamızın değerli gazetecisi Nilgün Kaya ve kasabamıza değer katan Zeynep Kazancıgil kuruldaki diğer isimler. Ve elbette çocukları Ahmet Yorulmaz ile tanıştıran, gazeteciliği, yazarlığı anlatan ve torunları olarak atölyelerde çalışarak bir anma gazetesi oluşturmalarını sağlayan, çok sevdiğim, çocuk kitabı yazarı, editör ve yaratıcı drama eğitmeni sevgili Saliha Karagöz.İsmini burada geçirmediğim, ancak çok değerli katkıları için minnattar olduğum çok isim ve başta kaymakamlık ve belediye olmak üzere değerli kurum ve kuruluşlar var elbette bu işe emek ve katkı veren.Ben ve eşim de elimizden geleni yapmaya çalıştık, mümkün olduğunca organizasyonun bir parçası olarak çalıştık.Ahmet Yorulmaz’ı tanır mısınız acaba? Bu müthiş insan, mübadele hakkında Türkiye’nin ilk romanlarını yazan, 32 yıl boyunca çok değerli yerli ve yabancı isimlerin, ama en çok Ayvalık halkının ve çocuklarının uğrak yeri olan, hâlâ benzerinin olamayacağı görüşünde birleşilen Ayvalık’ın ilk ve tek kitabevi olan Geylan Kitabevi’nin sahibi, yazar, şair, çevirmen ve ikinci kuşak mübadil olan değerli biri. Bu sempozyum da pek çok değerli başka amaçları dışında, ölümünün 5. yılında onu anmak ve genç kuşaklara tanıtmak amacıyla düzenlendi.Mübadeleyi anlamak ve Ayvalık’ı tanımak için yazdığı kent monografisini, 4 muazzam romanı, bir yemek kitabını ve çocuk kitapları dahil çevirilerini okumanızı hararetle öneririm. Zira çok keyif alacağınızdan ve çok şey öğreneceğinizden eminim.Sempozyum süresince mübadeleyi akademik anlamda ve hemen her vesile ile bizlere anlatan değerli akademisyen Prof. Dr. Kemal Arı da bizimleydi. Son kitabı Manoli’nin Gözyaşları gerçek bir yaşama dayanan harika bir mübadele romanı. Ayrıca katkıda bulunan diğer akademisyenler Dr. Harun Doğruyol, Dr. Efnan Dervişoğlu ve Öğr. Gör. Sibel Ercan bambaşka bakış açıları kazandırdılar bize.Beni en çok etkileyen kişi Ahmet Yorulmaz’ın arkadaşı, Sayın Ersin Taş oldu. Bizlere hem Sayın Hakkı Sal ve Sayın Ali Acar Kurul’un değerli anıları ile katıldıkları panelde, hem de canım kitap kulübümüzde muazzam hikâyeler, yaşanmışlıklar anlattı. Burada değerli hocamız Sayın Lütfiye Seçer’den de bahsetmeden geçemeyeceğim elbette. Ahmet Yorulmaz’ı yakından tanıyan bir edebiyatsever olarak, müthiş bilgisi ve donanımı ile harika şeyler paylaştı bizimle. Ah orada olup dinleyebilseydiniz, Ahmet Yorulmaz’ı yaşarken tanımamış, muhabbet etmemiş olmaktan benim kadar üzüntü duyardınız.Son günümüz ise moderatörlüğünü sadece bu yüzden Ayvalık’a gelen Fatih Türkmenoğlu’nun yaptığı oturumla sevgili Nilgün Kaya, değerli gazeteci, yazar Şaziye Karlıklı ve sempozyumumuzun mimarı Kaan Köksal’ın gerçekten çok keyifli sohbeti ile geçti.Bu arada Sayın Taylan Köken, bizlere oturumlar süresince emek emek toplanan Ahmet Yorulmaz fotoğraflarını izleme olanağı sundu.Ahmet Yorulmaz’ın evine ve yıllarca kasabanın kültür merkezi olmuş kitabevinin olduğu dükkana değerli heykel sanatçısı Eyüp Öz’ün hazırladığı plaketler asıldı. Artık ayak izlerini sürmek daha kolay olacak umarım.Bir de elbette kitaplarından oluşan bir sergi vardı. Serginin ne çabalarla ve zorluklarla hazırlandığına şahit olan biri olarak, muazzam olduğunu söylemeliyim.Naçizane, hakkını teslim edemediklerimden özür dilerim.Bütün bunları küçücük bir kasabada yaşayan, topluma bir borcu olduğuna, katkı sunabileceğine inanan, birbirini tanımayan, tabiri caizse beş benzemez insanlarının bir araya geldiğinde ne müthiş işler başardığının kanıtı olsun istediğimden yazdım elbette. Umudun ve pırıl pırıl beyinlerin giderek ülkeden uzaklaştığını görüp üzülüyorum. Bu kollektif çalışma ve ortaya çıkan güzellik benim içimde yeniden umut yeşermesine, ülkeye ve insanına güven tazelememe ve daha çok gayret etmek için motivasyona sebep oldu. Sizler de bilin istedim.Bazen bir tek deniz yıldızını denizle kavuşturmak yetebilir. En azından onun için bir hayat anlamına gelir.Ahmet Yorulmaz, güzel ülkemizde binbir farklı geçmişe, dine, soya ve yaşam koşuluna bağlı insan olduğunu, buna rağmen ve belki de bu nedenle coğrafyamızın değerini, insan hayatındaki yorulmaksızın çaba ve herşeye inat umudun ne denli önemli bir fark yaratabileceğini, en önemlisi de ne olursa olsun içimizdeki çocuğa ve sevgiye dair inancın asla tükenmemesi gerektiğini gösteren en güzel örneklerden biri. Temennim dünyaya hoşgörü ve barış ile bakmamızı sağlayan böylesi insanları tanıyabilmek. İyi ki varlar…