Taşınma

Son 20 yılda 15 ev değiştirdim. Taşınmayı seviyorum. Yeni evimi hemen benimsemek en sevdiğim özelliklerimden. Sanki ömrümün sonuna kadar bu yeni evimde yaşayacakmışım gibi hissederken, bir yandan da her an taşınabilirmişim gibi davranabiliyorum. Bu da taşınmayı zevkli ve heyecanlı bir hale getiriyor. Yine öyle oldu.

Eşyaları kolilemeye 1 ay kadar önce başladık. Bu süreç evdeki fazlalıkları ayırmamızı sapladı. Fakat işin aslı, taşınma sonrasında hala son derece fazla eşyaya sahip olduğumuzu keşfettik. Sonraki aşamada bunlardan kurtulmanın yollarını bulmamız gerekecek. Fazla eşya demek, insanın günlük ritmine de, ruhuna da zul demek doğrusu.

Taşınma işi 2 gün dürdü. Şehirlerarası taşınma konusunda bir kaç referansa sahip birilerini tercih etmenizi öneririm. Pahalı olanlar iyi diye bir şey yok inanın. Biz doğrusu bu konuda şanslıyız. Belki de beklentilerimizin düşük olması ve taşınmaya karşı bakış açımızdan kaynaklanıyor bu durum, bilemiyorum. Yorucu ama son derece heyecanlı bir süreçti bizim için.

Sabah İstanbul’daki evimizde onlarca kolinin ortasında uyandık. Öğlene kadar kah kolileri organize ederek, kah komşularla vedalaşarak, hüzünle karışık bir heyecan içinde geçti. 7 saatlik bir yolculukla önce çocuklara, sonra da yeni yuvamıza kavuştuk. Çocukları 10 gün öncesinden göndermiş olmak iyi bir fikirmiş. Eğer bu imkanınız varsa, işiniz kolaylaşır. Öte yandan, onların evleri, komşuları, mahalleleri ve çocuklukları ile vedalaşamamaları, bu taşınma anını yaşayamamaları eskiyi bırakmaları konusunda biraz sıkıntı yaşatabilir. 5 yaşındaki oğlum hala İstanbul’daki evini özlüyor ve zaman zaman oraya gitmek istiyor. Kafasında yerleşik hali ile duruyor orası. Bu anlamda taşınmanın fiziki hali, vedalaşmanın mührü olarak faydalı olabilir.

O gece ilk kez saat 1’de gördüm yeni evimizi. Bomboştu. Bir minik bahçesi ve kocaman bir verandası vardı. Gecenin içinde, binlerce yıldıza, gürültücü cırcır böcekleri ve kavgacı köpek havlamaları eşlik ediyordu. Tüm bu aura, beni huzurla dolduruyordu. Hayallerimin gerçeğe dönüştüğü andı bu. İçim heyecanla kıpır kıpır, vücudum ise yorgunluktan bitkin haldeydi. Gece 2’de eşyalar geldi. Hem nakliyeciler, hem biz çok yorgunduk. Sonuçta saat 4’te tesadüfen verandada bulunan bir minderde eşimle sarılmış halde uyuyakaldık. Gecenin içinde. Gökyüzünün altında. Kapı pencere açık, eşyaların yarısı evde, yarısı onlara uyuyarak eşlik eden nakliyeci arkadaşların olduğu kasada. Bence bundan sonraki hayatımızın beklenmedik, rahat, içimizden geldiği ve belki de aslında olması gerektiği gibi geçeceğine dair ilk işaret buydu. Hayatımdaki en huzurlu uykulardan biriydi o 4 saat…

Sabah 8’de eşyaların geri kalanı eve taşınırken, biz de bir yandan yerleşmeye başladık. 1 ay geçti üzerinden o günün. Bu sürede bir dolu sevdiğimiz insan bizi ziyarete geldi. Biraz eğlendik, biraz dinlendik, biraz da kolileri açıp evi yerleştirdik. Son bir haftadır ailecek başbaşayız. Hala şaşkın, hala bunu yaptığımıza inanamaz haldeyiz. Sanki yıllardır burada yaşıyormuş gibi hissediyoruz genelde. Bazen de daha dün gibi geliyor.

Binalarla sarılı olmak, benim gibi çocukluğu sonsuz bozkırda geçen biri için bile, artık yakına odaklanmayı öğretiyormuş insana. Öğrenilmiş bir çaresizlikle sadece bahçedeki ağaca, en yakındaki eve, kumsala bakıyor insan. Yavaş yavaş kaldırıyor kafayı. Bahçenin ötesindeki çeşmeyi keşfediyor, sokağın ucundaki evi, tepedeki bulutu, güneşin batışını, denizin enginliğini, gökyüzünü, yıldızları görüyor. O zaman bir kez daha anladım ki, insanın kendine ve çocuklarına verebileceği en güzel şeylerden biri sonsuzluğun hissettirdiği özgürlük duygusu. Bunu öğrenmek değil de, içinde bir yerlerde hissederek büyüyebilmek ne güzel. Bu kararı almamızdaki sebep, belki de hem benim hem de eşimin çocukken yaşadığı o sınırsızlıktı. Bakış açılarımızda engellerin olmaması. Kafayı kaldırdığımızda gördüğümüz dağlar, kırlar, bulutlar, yıldızlar, bozkır, orman… Bir ayın sonunda içim huzurlu bir kıpırdanışla yeniden canlanıyor…

Taşınma’ için 7 yanıt

  1. 20 yılda 15 ev!! Sizde de nasıl bir sabır , nasıl bir enerji varmış maşallah.
    Ama en güzeli dediğiniz gibi fazla eşyalardan kurtulmak. Tebdil-i mekan ferahliğı. Çok şanslısınız. Çok isterdim taşınmayı. Yeni evinizi görmeden sevdim sanırım. Darısı bize.

    Liked by 1 kişi

  2. “Meğer binalarla sarılı olmak, benim gibi çocukluğu sonsuz bozkırda geçen birinin bile, artık sadece yakına odaklanabilmesine sebep oluyormuş.” Bu cümle ne güzel özetliyor farkı. Antalya’ya taşındığımızdan beri bizim de yapmayı en sevdiğimiz şey her fırsatta denizin karşısına oturup ufka bakmak ve boşluğu kutsamak. Gecenin görünmez karanlığı bile olsa, binasız engin açıklığa dalıp hayal gücümüzü kullanmak, düşlerimizi kurcalamak ve gerçek hayata dair sohbet edip rahatlamak.
    Sizden tekrar haber almak güzel. Mutlu olduğunuza çok sevindim. İlk geceki uykunuzu anlattığınız kısmı okurken -belki inanmazsınız ama- gözlerim doldu. Aileniz adına mutluyum…

    Liked by 1 kişi

Yorum bırakın