Hangi günde olduğunu farketmezsin, hangi şehirde veya ülkede; konuştuğun dil değişir, bir Fransızla İngilizce konuşursun Türkiye’de. Mevsimler değişir, kıyafetlerin değişir, yediklerin değişir; umursamazsın. Kendi içine döndüğünde, anlamı kalmaz değişimin. Senin dışındaki tüm değişiklikler basit ve zayıftır. Sen içindeki seni keşfederken tek doğru, güneşin doğuşundaki asalet, tomurcuğun çiçeğe dönüşündeki cümbüş, çocuğun yeni bir şeye bakışındaki merak, bulutun izlediği yoldaki gizemdir. Yolunu gözeten kadîm bilgi karşılar seni her minik ve muhteşem bilmecede.
İnsanın yaşadığı kısıtlı zamanda keşfedeceği en büyük ve görkemli şey kendi içindeki muazzam geçmiş bana kalırsa. Çocuğuna vereceği öğreti, geçmişinde ödeyeceği diyet, dünyaya katacağı, kendini varedeceği o an. Hissettiğiniz gerçek, doğarken kodlanmış olanı anlamaktan ibaret kimi zaman ve çoğu zaman…
Keşke bunu yaşayacak vakti olsa insanın…