Çocuklarla tatil her zaman çok eğlenceli ve çok yorucu oluyor. İnsan ruhen yenilense, huzurla ve neşe içinde geri gelse de tatilden, fiziken bir tatile daha ihtiyaç duyuyor. Kıştan avantajlı uçak bileti ve otel bulup ayarladığımız bu mini tatil sonrasında biz de aynısını hissediyoruz.
Çocuklarınız henüz okul çocuğu değillerse, tatil için okulların kapanmasını beklemeye de gerek yok. Hatta çok daha avantajlı fiyatlarla, daha rahat bir tatil yapmak için tercih edilmeli bu sezon. Hedefimiz Antalya, tatil süremiz 3 gün, amacımız kaydıraklı su tatili ve sınırsız dondurma idi. Önce tatilin fiziksel koşullarını, sonra da nasıl geçtiğini anlatacağım.
Zamanlama: Cumartesi sabah-pazartesi akşam. Sadece 1 günlük iş izni yeterli oluyor. Ayrıca çocuklar 3 günün sonunda aynı yerler ve aynı şeyler yapmaktan dolayı mızıldanmaya başlıyorlar. Bu nedenle otel tatili için ideal süre.

Uçak: Uçak yolcuğu her ne kadar kısa da sürse, sıkıntılı bir alan sonuçta. Çocuklara toplumsal bir alanın kurallarını yaşayarak anlatmanın da bir yolu aynı zamanda. Mesela “canınız yanmadığı sürece ağlamamalısınız. Yüksek sesle kudurmamalısınız. Önünüzdeki koltuğu ittirmek, çekmek, tepesine tünemek gibi hareketler için kullanmamalısınız” gibi. Çocukları boyama, yeni oyuncaklar, hikayeler gibi yollarla oyalamak uzun yolculuklar için iyi bir yöntem olsa da, kısa yolculuklarda etrafı seyretmelerine ve belki briaz sıkılmalarına olanak tanımak gerek diye düşünüyorum. Özellikle yaşları yakın iki kardeşin kendi kendilerine ne oyunlar ve sohbetler geliştirebileceklerine hayret edebilirsiniz.
Mekan: Biz Antalya Lara’da Titanic Otel’e gittik. Otel havalimanına 13-14 km uzaklıkta olduğundan ulaşım sorun değil. Herşey dahil otellerden biri. O civarda yanyana bu şekilde pek çok otel var. Biz çok memnun kaldık. Yemekler, içkiler, temizlik… 95.000 m2 büyüklüğünde ve son derece iyi organize edilmiş bir otel. Odalarda da, iç ve dış mekanlarda da hemen herşey düşünülmüş. Sadece çocuklu aileler için değil, genç çiftler, arkadaş grupları, ikinci balayını yaşayan emekliler vs. gayet iyi vakit geçirebilirler. Alan çok geniş olduğundan ne kalabalık hissi, ne de birbirini rahatsız etme potansiyeli var. Çocuklu aileler için kesinlikle öneriyorum.

Oda: Biz iki kişilik iki yatağın olduğu standart bir odada kaldık. Ben çocuklarla bir yatağa gayet rahat sığabildim ve inanılmaz rahattı yataklar. Üstelik iki yatağın en güzel taraflarından biri çocukların zıpzıpçılık oynayabilmelerine olanak sağlamasıydı. Akşamları çocuklar uykuya, biz balkonda muhabbete. Ana bina dışında, zemin katta yeralan odalar çocuklu aileler için daha avantajlı. Havuza erişim çok daha kolay. Eğer bebeğiniz minikse, özellikle belirtin bu odalarda kalmak istediğinizi. Ama ana binada kalmak da sorun yaratmıyor.
Yemekler: Sabah 7’de başlıyor kahvaltı. Biz erkenci bir aile olarak o saat itibariyle kahvaltıya indik elbette. Öğle yemeklerini sahildeki kafeteryada yemenizi tavsiye ederim. Elleri ile gözleme yapan köylüm kadınlarını seyredip, leziz bir iskender yiyebilirsiniz. Özellikle çocuklar tatlı, ardından pasta, ardından dondurma ile devam ettiler öğle yemeklerine. Biz de sınırları aştık elbette yemek izinleri konusunda tatilde.
Akşam 6:30’da çocuk büfesi açılıyordu. Kendi yemeklerini alıp, kendi ebatlarında masa ve sandalyelerde yemek yiyebildikleri bir düzen oluşturmuşlar. Çocukların çok hoşuna gitti elbette. Biz de daha rahat yiyebildik akşam yemeğini. Çocuk menüsü köfte, balık, makarna gibi klasik ama lezzetli yemeklerden oluşuyordu.
Bebekler için diyet menüsünde yağsız ve tuzsuz alternatiflerden yararlanılabilir. Ayrıca ızgara balık gibi alternatfiler de var. Doğrusu yemekler oldukça lezzetli ve çeşitliydi. Bu sebeple sorun olacağını sanmam bebek ve çocuklar için.
Akşam eğlencesi: Akşamları 9-10 arasında çocuk şarkı ve dansları ile eğleniyordu çocuklar. Ancak bizim için epey geç bir saat. Bir gece bu eğlenceye kalabilmek için, öğlen 2 saat uyuyamız gerekti. Buna rağmen sonlarına doğru bizimkiler sahneden inip, sandalyede kendilerinden geçtiler. Normal tatil insanları elbette gece devam eden şovları, hatta direk dansı yapan şahane dansçıları izleme şansına da sahipler.

Gündüz eğlencesi: Bir dolu havuz var otelde. Yeşillikler içinde, su kaydırakları ile dolu, olimpik, sakin, curcunalı, oyunlu vs. Biz genelde içinde çocuk bölümü olan yeşillikler içindeki havuzu ve kaydırakların olduğu çocuk havuzunu tercih ettik. Çocuklar iyi eğlendiler. Ben de çocuk kaydıraklarının tadını çıkardım kendi adıma. Gayet güvenli ve eğlenceli.
Büyük kaydıraklarına cesaret edemedim ama kızım babası ile onların da tadını çıkardı.
Ayrıca tişört boyamadan, heykel yapmaya kadar çeşitli aktivitelerin yapıldığı bir çocuk mini klübü var. Kızım okuldan yeterince sıkıldığı için hiç rağbet etmedi elbette. Oğlumsa oralı bile olmadı sorduğumuzda. Bence de serbestçe havuzda veya kumlarda oynamak daha cazip.

Deniz ve kum: Bildiğiniz Akdeniz. Sıcak, dalgalı, köpük köpük. Ben sevmem Akdeniz’i doğrusu. Kumu da taneliydi. O sebeple Ege’nin inci gibi kumuna alışmış çocuklar için kumdan kale yapmak zor oldu. Yine de çocuklara ayrılmış bir alanda epey oynadılar. Ayrıca çocuk parkı da vardı. Çocuklar İstanbul’da parka doydukları için pek tezahürat göstermediler gerçi.
İnsanlar: Yabancı sayısı epey fazlaydı. Genelde İngilizler, Fransızlar ve Almanlar vardı. İki şey çok dikkatimi çekti.
Birisi ne kadar sessiz oldukları. Çocuk havuzunda bizim sesimiz çınlarken, yabancılar ve çocukları sessizce oturup oyun oynuyorlardı. Akdeniz insanı olduğumuz gülüşümüzün bile coşkusundan belli oluyordu.
Diğeri ise temizlikleri oldu. Akşam havuz başı boşalırken şezlonglar bile yerlerinde oluyordu. Ne bir çöp, ne bir düzensizlik. Etrafta tek bir görevli bile olmamasına rağmen. İnsanların kendi bilinçleri ile. Hayran kaldım.
Ayrıca herkesin elinde bir kitap vardı neredeyse. Cep ve tablet kullanımı çok kısıtlıydı. Yemeklerde de çocuklar kendileri oturup yemeklerini yiyor, sonra ortalıkta koşturup oyunlar oynuyorlardı. Birkaç 10-12 yaşlarında çocuk dışında teknolojiye kilitlenmiş çocuk görmedim. Ya bilinç seviyesinin yüksekliğinden, ya da çocuk yaşlarının küçük olmasından sanırım.
Tatil Nasıl Geçti?
Uçak yolculuğu çabuk ve kolay geçti. Kitap bile okumayı başardım yolculukta.
Odaya bayıldı çocuklar. Yataklarda zıplayıp, küvette köpüklerle oynadılar. Sonra da televizyonda şansımıza oynayan Madagaskar sayesinde uyuyakaldılar.
Yemeklerden ziyade her saat dondurma ve pasta olması cazip geldi çocuklara. Bize de sürekli bira tüketimi 🙂
Kızım havuzda çok eğlendi. Hareketi çok seven bir çocuk olarak, kaydıraklardan sürekli inip çıkmak ona iyi geldi. Her yer kaymasını önleyecek şekilde düzenlenmişti. Bu sebeple biz de rahatça serbest bıraktık.
Oğlumsa havuzun kenarını tercih etti. Kovaları sayesinde haşır neşir oldu suyla.
En çok etrafta gezerken ve sohbet ederken eğlendik aslında. Sürekli birlikte olmak bize iyi geldi.
Güneşin çok yakıcı olmaması, Antalya düşünüldüğünde şanstı.
Döndüğümüzde” tekrar gelelim mi?” sorusuna cevapları şaşırtıcıydı:
4 yaş Ege: “Kamp tatili daha güzel. Kampa gidelim.”
6 yaş Ela: “Otel de güzel. Sonra gelelim. Ama kampı tercih ederim. Kampa çok gidelim, otele az gelelim.”
Ertesi sabah yatak muhabbetimizde Ege “Antalya’yı konuşmayalım. Kamptan bahset anne” dedi. Kampa geçen yıl sadece 4 günlüğüne gitmiştik. Demek ki tadı damaklarında kalmış. Bize en kısa zamanda kamp tatili farz oldu. Çadırı hazırlamak gerek.
Özetle; birkaç günlük kaçamaklar ailenin tüm bireylerine çok iyi geliyor. Fazla ibini dibini düşünmeden planlayın, tadını çıkarın…
siz böyle devam ederseniz kampa giderim yakında hem ilk hem de çocuklarla 🙂
BeğenLiked by 1 kişi
Yakında bir kamp gezimiz de olacak. Onu da ayrıca yazarım artık 🙂 sevgiler…
BeğenBeğen
4 ve 6 ile gayet güzel olmuş, bu sene daha bir rahat olur. Biz çocuklarla neredeyse ayrı takıldık 🙂
BeğenLiked by 1 kişi
Çocuklar büyüdükçe çok daha farklı bir tadı oluyor tatillerin. Ayrı takılma olayı şimdilik ütopya gibi geliyor ama du bakalım 🙂
BeğenBeğen